İlk iki buluşmasından da haberdar olduğum ve parçası
olmak istediğim akademik şikemperverlere katılıma şansım üçüncü buluşmaya
kısmet oldu. Hem de yıllardır adını duyduğum fakat yolumun düşmediği bir
adreste: Kör Kamil. Heyecanım ve potansiyel erken kalkma planım nedeniyle (ki
sohbeti bırakıp kalkamadım) ne kadar acele edersem edeyim adetim olmamakla
birlikte 10 dakika rötara engel olamadım. Kapıda buluştuğum Merve (Özgür Göde)
ile içeri girdiğimizde öncü kuvvet olarak Osman (Güldemir), Erhan (Akarçay) ve
Ozan’ın (Aksöz) çoktan köşeye yerleşip yüzlüğün tadına baktığını gördük ve
hemen iştirak ettik. Hal hatır demeye kalmadan Volkan (Genç) ve Seray
(Gülertekin Genç), hemen ardından da Hüseyin Bey (Öney) ve Sadık Hoca (Bahçe)
masaya yetişti. Ve hasbihal başladı. Sohbetimiz bize kalsın, yediğimizi
içtiğimizi anlatalım burada.
İkramlar
Öncelikle saat itibariyle acıkmış olan grubun iştahını
ancak dindirebilen bir ikram vardı. Genel kanı olarak masadakiler sanırım
memnun kaldı ama benden övgü alamadı. Ama önemli değil, sonuçta biz kelle
yemeye gittik mekana. Zaten artçı kuvvet olarak gelen ciğer masanın ilklerinin
kusurunu örtecek kadar iyiydi; yeterince pişmiş ama kavrulmamış, yanmamış, dişe
gelecek kadar sert ama ağızda dağılacak kadar yumuşak. Elbette Eskişehir’de bir
Diyarbakır veya Edirne’de yerdiğim ciğerle kıyaslamadığımı şiddetle
belirtmeliyim. İlerleyen dakikalarda herkes midesinin ilk açlık sinyallerini
susturup gerçek değerlenmeye geçebileceği olgunluğa geldiğinde kelleleri söyledik.
Gelen ilk tabak bütün kelle şeklinde değil parçalanmış şekilde servis edildi ki
bu aslen bence bir servis sorunu olsa da lezzet konusunda da masada ufak bir
huzursuzluk yarattı. İkinci gelenler ise istek üzerine bütün şekilde servis
edildi. Ana yemeğimiz olan kelleler için söyleyebileceğim tek şey var, oldukça
lezzetli ve kıvamında.
Servis
Kör Kamil’de servisi ne bizim masadan ne de diğer
masalardan kimsenin beğendiğini sanmıyorum. Belli ki eski ve köklü bir meyhane
olmanın verdiği güvenle müşterilerinin hoşgörüsüne sığınıyor. Yeterli sayıda
servis personelinin etrafta dolanıyor olmasına rağmen bırakın masadaki
kusurları görmeyi (kelle geldiğinde masada üst üste yığılmış olan soğuk
tabakları gibi), polar, çay, soda gibi isteklerimizi oldukça geç getirdiler.
Zaten sıkışık olan masa düzeninden dolayı servis yapmanın zor olduğunu da
aşikar, yine de masanın başında oturup rahat servis alabileceklere de aynı
muamele yapıldı. Küçük gibi görünüp servis anlamında benim gözümde son derece sıkıcı
olan diğer iki servis hatası henüz kelle bitmemişken gelip masadan almaları ve
biz henüz kalkmadan servis görevlilerinin servisi bırakıp sigara yakması oldu.
Tuvalet için kalktığımda kapıyı bana açacaklarına açtığım kapıdan önce
kendilerinin girmesi cabası. Kısaca, mekanın kalabalıklığı veya sıkışıklığı,
neden her neyse başarısız bir servis vardı.
Mekan
Meyhane genel olarak bir meyhanede olması gereken
bütün görseli taşıyordu. Şatafattan uzak, biraz salaş, tahta masa ve
sandalyeleriyle eskiyi korumuş. Masaların birbirine fazla yakın olması
otururken bile rahatsızlık veriyordu ama onu da mekanın aşırı talep görmesine
bağladım. Yine de 1-2 masa fazladan olmasındansa mevcut müşterilerin rahatı
daha önemli olabilirdi. Tuvalet yeri abes olsa da temiz olması büyük bir
artıydı. Üst katı ise görme fırsatım olmadı, bir ara niyetlendiysem de
kalabalık ve dar merdivenlerden inen çıkanlar vazgeçirdi beni. Daha sakin bir
zamanda gitme durumu olursa üst kata da bakacağımı not ettim aklıma. Son olarak
mekanda müziğin olmamasının sohbet için ideal ortamı yarattığını da
belirtmeliyim.
Fiyat
Gecenin sonunda gelen hesap kişi başına göre makuldü
ama bir nüansla; masada rakıya eşlik etmeyenler de vardı. Sadece içenler
üzerinden bir hesaplama yapabilseydik sanırım biraz yüksek bir meblağ.
Velhasılıkelam, lezzetli yiyecekler ve hoş sohbetle
geçen güzel bir deneyim yaşadık.
Hoş buldum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder