16 Nisan 2015 Perşembe

Rumeli Baharı’nda Balkan Havası


Rumeli Baharı’ndan bahsetmeye öncelikle yerinden ve girişinden bahsetmek istiyorum. Eskişehir’de herkesin bildiği ve ulaşımının çok kolay olduğu barlar sokağında bulunması zor olan ender yerlerden biri sanırım. Yeri tam olarak tarif edilmiş olsa da tabelasını diğer binaların arasından zor seçebildim. Keza daha önce gelmeyen bütün arkadaşlar aynı sıkıntıyı yaşamış. Girişi ise normal bir apartman dairesi, hatta bildiğimiz ev kapısı, zili çalarken tereddüt etmedim değil. Kapının açılmasıyla ise bambaşka bir dünyaya giridim. Karşılama son derece profesyoneldi. Sonradan eski öğrencimiz olduğunu öğrendiğim Süleyman masaya kadar eşlik etti. Ve herkesin gelmesiyle hoş sohbet, muhabbet, müzik ve yemek başladı.

İkramlar
Mezeler tanıdık biçimlerde farklı isimlerdeydi. Şakşukaya benzer kraker, kırmızıbiber dolmasına benzer kamber sarma… Veya biz milletçe çok seviyoruz başka tatları kendimizinkilere benzetmeyi. Muhammara, haydari, beyaz peynir, Çerkez tavuğu, patlıcan, bakla taze malzemelerden hazırlanmış mezelerimizdi. Özellikle baklayı çok beğendim, her yerde güzel yapamıyorlar. Ara sıcak olarak aldığımız Ohri ciğeriyle ağzımız şenlenmeye başladı. Kuzu sırt, manastır (ki ben madalyon diye hatırlıyorum) köfte, kırnaçe ve kebapçe daha önce tatmadığıma pişman olduğum lezzetlerdi. Tatlıyla çok aram olmamakla birlikte finalde gelen trileçeyi de beğendim. Genel olarak ikramlar konusunda, özellikle de ana yemeklerinde tekrar tekrar gidilmeye değer lezzetler sundular, ellerine sağlık.

Servis
Servis şimdiye kadar Eskişehir’de ender gördüğüm profesyonellikteydi. Bizimle ilgilenen servis görevlisi muhtemelen yaşının da getirdiği bir profesyonellikle masanın bütün ihtiyaçlarına yetiştiği gibi servis usulleri konusunda da kitabi bilgilere örnek olacak bir hizmet sundu. Açıkçası “yeni yetme” servis çalışanlarda zor rastlanır bir ağırbaşlılık çok hoşuma gitti; ne fazla ne de az ilgi. İşini benimsemiş ve meslekte tutunmuş böyle tecrübeli çalışanların işletmelerce daha çok takdir edilmesini isterim. Gösterilen bu ilginin (ve bilginin) sadece bizim masaya mı olduğuna da bakmadım değil; hayır, görüş alanımdaki herkese tam servis yapıldı.

Mekan
Zilini çaldığım kapı sert, açıldığında karşılaştığım manzara ise yumuşacıktı. Alt katta özel toplantılar için ziyafet odaları hazırlanmış ve güzelce dekore edilmişti. Yemek yediğimiz üst kat ise meyhane değil şık bir restorandı. Fazla abartılı olmayan dekorasyonu küçük düzenlemelerle güzelleştirilebilecek durumda. Ufak tefek sıkıntıları da Süleyman’a ilettik zaten. Yasal bazı durumlardan dolayı mekanın düzenlemesinde sorunlar yaşanmış ama düzeltilecek. Bir sonraki ziyaretimde daha hoş bir manzarayla karşılaşacağıma inanıyorum. Canlı müzik Balkan ağırlıklıydı. Sahneye arkam dönük oturduğumdan müzisyenleri pek izleyemedim ama sahnenin kurulduğunu ve canlı müzik olduğunu bilmesem taş plak çalıyor derdim, o derece güzel bir ses ve ekipti. Kişi sayımız az olduğu için muhabbetimizi de engellemedi ama geniş bir ekiple biraz sıkıntı yaratabilir. Balkona çıkarken müşterilerin üzerine alması için şalların kapı kenarına istiflenmesi gibi nüanslar da düşünülmüştü. Ve mekanı bütünleyen sahipleri; müşterileriyle teker teker ilgilenmeleri ve hoş sohbetleriyle geceye renk kattılar.

Fiyat
Çatlarcasına yediğimiz, onun da tadına bakalım bunun da diyerek masayı donattığımız bir gecede bu kadar uygun bir hesap gelmesi hepimizi çok şaşırttı.  Açıkçası yemeğin ve servisin bu kalitede olduğu bir yere herkes gelemeyebilir diye düşünmüştüm ama çoğu bütçeyi zorlamaz. Sevindim çünkü daha rahat tavsiye edebileceğim.


Velhasılıkelam, misafirlerimi götürebileceğim bir yer kazanmış oldum.

15 Nisan 2015 Çarşamba

ERKEN BAHARDA RUMELİ'DE BİR BAHAR AKŞAMI

Rumeli Baharı

Fiziksel Yapı

Baharın gelmesi an meselesi. Akademik Şikemperverler olarak mevsimle uygun bir buluşma olması anlamlı. Zaten önceden bildiğimiz ve tanıdığımız Süleyman’ın orada yönetici olması ve ısrarla bir akşam bizi mekanında görmek istemesi de bir başka unsur. Özel nedenlerden dolayı ekibimiz bu akşam sadece beş kişi. Meyhanede tüm grubun birbirlerini duyacak şekilde sohbet edebilecekleri ideal kişi sayısı. Öylede oldu. Akademik Şikemperverlerin diğer buluşmalarında olduğu gibi mekana yürüyerek gittim Barlar sokağında olduğunu söylemişlerdi. Birkaç tur attıktan sonra bulamayınca daha önceden gidenleri arayıp tarif etmelerini istedim. Çok yakınında olmama rağmen tabelasını görememiştim. Asansörle binanın üst katına çıktık. Salon oradaydı. İçeriye girildiğinde solda bir bar tezgahı, onun yanında müzik için sahne ve diğer taraflar ferah ve aralarında fazlasıyla boşluk olan altı ve sekizer kişilik masalar var. Salonun bir tarafı balkon. Balkon açılabilir camlarla kaplı, isteyenler kapalı balkonda oturuyor, balkonun yarısı açık. Orası da sigara içmek isteyenler için ayrılmış.

Üç kat olan mekanın her bir katı bir salon ve her salonunu adı ayrı (Rumeli, Vardar, Tuna). Az sayıda yemekli toplantılar için mükemmel bir fırsat sunuyor.

Alışkın olduğum meyhane masa ve sandalyelerinden çok içkili lüks bir restoran olarak ince bir zevkle dekore edilmiş. Duvarlarda az sayıda tablo ve Balkanlardan görüntülerin sürekli döndüğü bir televizyon var. Önceden gelen arkadaşlar ilk siparişleri ve rakıyı söyleyip açılışı yapmışlar. Yeni gelenler olarak masadaki yerimizi aldıktan sonra bir tepsiyle getirilen mezelerden seçimimizi yaptık.

Yemekler ve Hizmet

Yemek ve hizmetlerde hiç bir kusur yok. Zaten Süleyman heyecanla bizi bekliyordu. Kusursuz bir hizmet için hazırdı. Ayrıca sahipleri olan Bahar ailesiyle tanışıp sohbet etme fırsatı da bulduk. Bulgaristan göçmeni olan çift Bulgaristan ve Makedonya turu yapmışlar ve tekrarı için tarih bile belirlemişler. Doğdukları yerlere özlemle mönüye balkan yemekleri koymuşlar ve yemeklere balkanlara özgü isimlerde vermişler.  Mönüdeki yemeklerin deniz ürünleri hariç, çoğunun tadına baktık. Neler mi tattık? Genel olarak meze çeşitlerinden; Patlıcan Kraker, Peynirli Kanber Biber Sarma, Haydari, Beyaz Peynir, Çerkez Tavuğu, Muhammara, sürekli tazelenen kızarmış ekmek, yoğurtlu Zeytinyağlı Taze Bakla, Ohrid Ciğeri, Köz Patlıcan, Manastır Köfte, Kuzu Sırt, Kırnaçe, Kebapçe, Tritice, Meyve, çay, kahve (Bknz. http://www.rumelibahari.com). Tüm bunlar Yeni Rakı ve keyifle dinlenen, ne yüksek nede alçak sesle, ağırlıklı Rumeli Şarkıları eşliğinde yenilmesi ayrı hava katıyor.

Lezzet

Tattığım yemeklerden Manastır Köfte, Kuzu Sırt, Kırnaçe ve Kebapçe oldukça lezzetliydi. Ohrid ciğeri, daha önce gittiğimiz yerlerde yediğim ciğerlere göre  daha iyiydi. 
KÖR KAMİL’DE KELLE

Fiziksel Yapı

Yine Eskişehir , yine meyhane… Bu sefer Eskişehir ve meyhane denilince ilk akla gelen yer. Akademik Şikemperverler olarak gurubumuz her zamankinden daha kalabalık. Kör Kamil’i neden tercih ettiğimize gelince mevsiminde kelle yemek için. Klasik bir meyhane olan Kör Kamil’de meyhane adabına önem veren, müdavimleri genelde orta yaş ve üstü olan bir yer. Önceleri bayanların girmede tedirgin oldukları, günümüzde artık önemsenmemekte.

Meyhane tramvay çarşı durağına çok yakın. Ancak ara sokakta olduğu için kolaylıkla görülmüyor. Ancak kime sorsanız size söyler. Bu durum müdavimler için hiç sorun değil. Cuma gününün yoğun olacağını düşünerek önceden rezervasyon yapıp kelle istediğimizi bildirmemiz iyi oldu. Gittiğimizde hava soğuk olmasına karşın mekanın girişindeki balkon kısmı doluydu. Mekana 30-35 kişinin oturabileceği balkondan girilmekte, içeri girildiğinde soldan üst kat salona çıkılmakta, merdivenin altında tuvaletler, sağında mutfak var, Mutfakta yapılan her şeyi görebilecek şekilde açık. Mutfağın karşısında dörder kişilik masalar var. Masalarda örtüler ve baş tarafında rakı ve su şişelerini ve buz kovasını koymak için bir servant bulunmakta, bina eski bir bina olması nedeniyle ahşap tavan ve lambriler dikkat çekiyor. Duvarlarda fazla resim ve süsleme yok, sade sayılabilir. Renk olarak koyu kahverengi ve vernik boya ağırlıklı.

Yemekler ve Hizmet

Rezervasyona uygun yerimiz ayrılmıştı. Önceden gelen arkadaşlar içecek ve meze siparişlerini vermişler ve yavaştan muhabbete girmişlerdi. Kör Kamille ilgili internette ulaşılabilecek bilgilerde de sıklıkla vurgulandığı gibi pilaki, enginar, patlıcan salata, haydari masadaki yerini almıştı. Koyulaşan muhabbetle birlikte Arnavut Ciğeri ve sonrasında vazgeçilmez kelle geldi, Soğumaması için kellerin iki aşamada getirilmesini istedik. İlk sunumda kellerin eti ayıklanmış biçimde getirildi. Daha sonrası için kemikli getirilmesini istedik ve de öyle geldi. Doğrusu mezelere ve kelleye diyecek yoktu. Tüm grup aynı fikirdeydi.

Hizmet

1936’dan beri hizmet veren bir işletme olan Kör Kamil müdavimleri için yaşam boyu bir alışkanlık olmasının ardında yatan sırların neler olduğu bir araştırma konusu olabilir. Canlı müzik yok, masalarda örtü, çatal bıçak dışında lüks sayılabilecek bir ekipman, mefruşat, ambiyans vs. yok. Ancak yoğunluk nedeniyle olsa gerek hizmetteki kimi aksamalar dışında eleştirilecek bir durum yoktu.  Daha önce bir çok kez gittiğim için biliyorum.  Çoğu zaman daha siz istemeden, bazen farkına varmadan masadaki eksikler tamamlanır ve bir sonraki sipariş için olurunuz alınır.

Fiyat

Özetle, Eskişehir’de gittiğim çoğu yerden daha uygun. Verilen hizmete göre ucuz.


Yeni tat ve lezzetler için buluşmak üzere...

10 Nisan 2015 Cuma

Eskişehir’deki Geleneksel Meyhane Kültürünün İlk ve Son Temsilcisi Kör Kâmil



Eskişehir’in ilk meyhanelerinden, geleneksel meyhane kültürünü sürdürmeyi başaran yegâne mekân olarak Kör Kâmil’de akademik şikemperverlerin bir süredir başlattığı harekete dahil oldum. Davetleri ve kabulleri için tüm grup üyelerine teşekkür ederim. 
Kör Kâmil’in, şehir kulüplerinin yaygın olduğu Cumhuriyet’in ilk dönemlerindekine benzer bir lokal, kulüp havasını sürdürdüğünü söylemek mümkün olabilir. Kentin önde gelenlerinin, kalburüstü insanların, bürokratların, doktorların, avukatların gittiği bir meyhane burası. Siyaset, iş, bitmek bilmeyen Türkiye meseleleri, aşk, ayrılık, keder konuş(l)ur bu meyhanede...  Böylesi bir mekân, kimsenin ses tonunu yükseltmediği, abartılı davranışlarda  bulunmadığı seçkin bir meyhane bırakın Eskişehir’i, Türkiye’de kaç tane kalmıştır ki? Bu nedenle de meyhane adabının, mey geleneğinin sürdürülebildiği eşsiz bir ortam Kör Kâmil’de fazlasıyla mevcuttur. 
Esnaf lokantalarının dışında müziksiz yeme-içme mekânının neredeyse olmadığı bir dönemde yaşıyoruz. Bu nedenle Kör Kâmil herşeyden önce bu özelliği ile bile bilhassa tercih edilebilecek bir mekândır.  
Mütevazi ama niteliğinden ödün vermeyen bir meze seçkisi değişmeden her zaman mevcuttur. Fasulye pilaki, kereviz, tam yağlı koyun sütünden beyaz peynir olmazsa olmazlarından. Özellikle fasulye pilaki her mevsim bulabileceğiniz alamet-i farikalardan. Şubat ayında başlayıp hava sıcaklığına göre nisan ayına kadar sınırlı bir zaman diliminde bulabileceğiniz kelle ise Kör Kamil’in en öne çıkan lezzetlerinden biridir. Mevsiminde Balıkesir yöresinde yetişmiş kuzuların kellelerini getiren mekânda kelle yemek istiyorsanız gündüz telefonla arayıp ayırtmanız gerekiyor. Aksi halde bulmanız mümkün değil. 
Yıllardır değişmeyen servis personelinin tamamı meyhane profesyoneli. Ellerinden geldiğince güleryüzlü ve imkan dahilinde tüm isteklerinize yanıt verebilen bir esneklikleri var. Mekan dekorasyon açısından ve mimari açıdan yalın bir yapıya sahiptir. İnsanı ezmeyen, sade bir konfor arayanlar için içten samimi bir dokusu vardır. Bu nedenle şimdilerde moda olan abartılı dekorasyon ve mekan tasarımı olan pek çok yeme-içme mekanına göre gösterişten uzak kalmayı yeğlemek, ancak kaliteyi, lezzeti ve samimiyeti öne çıkarmak Kör Kamil’in en önemli özelliklerinden biridir. Damak tadı açısından doyurucu olmayan pek çok yeni yetme mekâna inat fiyat, kalite performansı açısından meyhaneler arasında tartışmasız en tercih edilesi yer Kör Kamil’dir.